İçeriğe geç

Kanun nedir kisa bilgi ?

Kanun Nedir? Gerçekten Adalet İçin mi Var, Yoksa Güçlülerin Silahı mı?

Hiç düşündünüz mü, kanun dediğimiz şey aslında ne işe yarıyor? İnsanlığın düzenini sağlamak için mi var, yoksa güçlü olanın düzenini korumak için mi? Toplumda “kanun” kelimesi geçtiğinde çoğumuzun aklına adalet, düzen ve hak gelir. Ancak meseleye biraz daha derinden baktığınızda bu romantik tablo hızla dağılır. Çünkü kanun, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Hatta çoğu zaman, kanun tam da adaleti engelleyen bir mekanizma olarak karşımıza çıkar.

Kanun: Sadece Kurallar Bütünü mü, Yoksa Bir İktidar Aracı mı?

En basit tanımıyla kanun, bir toplumda bireylerin nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen ve devletin yaptırım gücüyle desteklenen yazılı kurallar bütünüdür. Ancak bu tanım fazlasıyla steril ve masumdur. Çünkü kanunun kimin tarafından, hangi çıkarlar için yazıldığı çoğu zaman göz ardı edilir. Kanunlar, tarihin her döneminde iktidarda olanların, kendi düzenlerini sürdürmek için kullandığı araçlar olmuştur. “Herkes kanun önünde eşittir” sözü kulağa hoş gelir, ama pratikte bu söz çoğu zaman kocaman bir yalandan ibarettir.

Mesela aynı suçu işleyen iki insan düşünün: Biri zengin, diğeri yoksul. İkisi de aynı kanunlara tabi olsa bile sonuç aynı olur mu? Elbette hayır. Çünkü kanunların uygulanması kadar yorumlanması da gücün elindedir. Güçlü olan, kanunun boşluklarını kendi lehine kullanabilirken, zayıf olan en küçük hatasında sistemin dişlileri arasında ezilir.

Kanunun Zayıf Yönleri: Değişmezlik Değil, Değiştirilebilirlik

Bir başka ironik gerçek de şu: Kanunlar değişmez doğrular değildir. Bugün doğru kabul edilen bir yasa, yarın tarihin çöplüğüne atılabilir. Kadınların oy hakkı, köleliğin kaldırılması, ifade özgürlüğü gibi bugün “hak” olarak gördüğümüz şeyler, bir zamanlar kanunlarla yasaklanmıştı. Bu bize şunu gösteriyor: Kanunlar toplumun ahlakını veya vicdanını değil, dönemsel güç dengelerini yansıtır.

O halde soralım: Eğer kanunlar bu kadar kolay değişebiliyorsa, neden onları mutlak doğrular gibi kabul ediyoruz? Ve neden bir kanunun varlığı, onun doğru olduğu anlamına gelsin?

Tartışmalı Noktalar: Yasaların Ahlaktan Kopuşu

Kanun ile ahlak arasındaki uçurum da dikkate değerdir. Tüm yasal olanlar etik midir? Elbette hayır. Tarihte pek çok zulüm, sömürü ve baskı tamamen “kanuna uygun” şekilde yapılmıştır. Nazi Almanyası’nda Yahudilere karşı yapılanlar, apartheid rejiminde siyahilere uygulanan ayrımcılık, kölelik yasaları… Bunların hepsi “kanuni” idi. O zaman şu soruyu sormak kaçınılmaz: Kanuna uymak mı bizi iyi insan yapar, yoksa adaleti savunmak mı?

Bugün bile birçok ülkede kanunlar, ifade özgürlüğünü sınırlıyor, kadınların bedenleri üzerinde karar veriyor ya da azınlıkların varlığını tehdit ediyor. Ve tüm bunlar “yasalar çerçevesinde” gerçekleşiyor. Demek ki kanunların varlığı, adaletin teminatı değildir.

Sonuç: Kanunlara Körü Körüne İnanmak Yerine, Onları Sorgulamak Gerek

Kanun, insanlığın ortak çıkarlarını korumak için değil, çoğu zaman belli çıkarları meşrulaştırmak için var olmuştur. Bu yüzden “kanun nedir?” sorusuna verilecek en dürüst cevap şudur: Kanun, düzenin devamını sağlamak için kullanılan bir araçtır. Ama bu düzenin adil olup olmadığı tamamen tartışmaya açıktır.

Peki ya siz? Kanuna uymakla vicdanınıza uymak arasında bir seçim yapmak zorunda kalsanız hangisini seçerdiniz? Bugünkü yasalar gerçekten adaleti temsil ediyor mu, yoksa sadece güçlülerin çıkarlarını mı koruyor?

Belki de asıl mesele, kanunlara körü körüne itaat etmek değil; onları sorgulamak, tartışmak ve gerektiğinde değiştirmektir. Çünkü adaletin gerçek sahibi yazılı metinler değil, onları sorgulamaya cesaret eden insanlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betci splash